10 Mayıs 2008 Cumartesi

Paralel Evrenler ve Sitring Teorisi

Paralel evrenler kavramı bizim anlayışımıza göre; beden ve ruh,zahir ve batın gibi ikizlerin bilimsel anlatımıdır.İnsan bedeninin paralel evreni ruh,dünyanın paralel evreni berzah alemi,güneşin paralel evreni cehennem ..gibi...
Bilimsel anlatımlarda;paralel evrendeki ikizimiz ne yapıyor ise onu yapmaktayız.Bu durumu tasavvufta, ruhumuzda mevcut potansiyeli bedenimizle açığa çıkarıyoruz şeklinde anlayabiliriz.Daha doğrusu sufi öğretide ikilik yoktur,dolayısı ile mutlak fail olan HU nun batındakini fiil olarak zahir etmesi,görünmeyeni her an yeni yaratışlarla görünür etmesi olarak ifade etmek mümkündür..Birimin rabbi hassı, yani o birimi oluşturan esmadaki ağırlıklı isim ,kendisinde mevcut olan özellikleri,rabbi olduğu birimde fiil olarak ortaya koyması, ruhun bedendeki tasarrufudur.Esmanın da manalarınında sahibi,ALLAH tır.Dolayısı ile fail,fiil ve seyreden yine O dur.Fakat yaratış sistemi gereği, kesret (çokluk)boyutunda, batın-zahir, ruh-beden ve birimler olarak algılanma söz konusudur.Aslında çokluk TEK in fiillerinin sonsuzluğundan kaynaklanmaktadır.
Paralel evrenler gibi çokluk belirten eden ifadeler biz fiillerin anlayışına göredir.Bizim göreceli,vehmi anlayışımız açısından değerlendirecek olursak;ruh bedenin hayat kaynağıdır.Ruh olmadan bedenin hayatiyeti olmaz.Beden olmadan da ruhun fiilleri zahir olmaz.Beden berzah ile dünya arasında perde,berzah dünya ile ahiret arasında perdedir. Perde ifadesi kainat açısından uzay boşluğu,insan açısından esir isimleri ile tabir edilir.İnsan ile ALLAH arasında en büyük perde(esir)bedendir.Çünkü,vücut ve varlık ancak ALLAH a ait olması hasebiyle,O'nun dışında varlık sahibi olmaması sebebiyle,beden sahibi ruhun, yani insanın, kendini müstakil bir varlık olarak vehmetmesi en büyük perdesidir. Paralel evrenimiz olan ruhumuz, beden ve birimsel sınırlı bilinç boyutunda, aşağıların aşağısı (esfel-i safilinde) hem terbiye edici hemde arındırıcı görevindedir.Ne var ki bilincin arınması ancak vehimden kurtulmakla mümkündür.Vehimden kurtulmak ise ancak iman nuru ile mümkündür.İman nurundan mahrum olan birimin vehimden kurtulması asla mümkün değildir.Kendini ve algıladıklarını birimler olarak vehmetmekten ve gerçek faili idrak etmekten perdelidir.Paralel evrenimiz olan ruhun kendiliğinden ışık veren bir lamba olduğunu varsayarsak,ışığı beden,enerji kaynağını iman nuru olarak düşünebiliriz.
Sitring teorisi ise kısaca çokluğun göreceliliğini anlamamıza yardımcı olur.Örneğin bir sazın teline tek vuruş ile tek bir nota sesi işitilir.Fakat gerçekte bu tek tele tek vuruşla 8 notanın sesi de çıkmaktadır.Ama kulağın algılama kapasitesinin yetersizliği sebebiyle 8 notadan sadece o tek vuruş sonucu baskın olarak çıkan notanın sesi işitilir.İnsanda da tüm esma potansiyel olarak var olmasına karşın sadece baskın olan ismin ortaya koyduğu fiiller açığa çıkar ve bu sebeple değişik karakterler olarak algılanır.Örneği daha da genişleterek açacak olursak aslında 8 adet notalar da yoktur nota da tektir.Lakin işitme duyusunun noksanlığı sebebiyle notalar olarak algılanmaktadır.Esma da tektir,ismi azam olarak tümü birdir,takdiri ilahi gereği böyle algılanmasını dilemiş ve bu algılama kapasitesinde bu boyutta uygun vasıflarda birimler olarak fiillerini açığa çıkarmaktadır.

Hiç yorum yok: