25 Mayıs 2008 Pazar

tenzih,teşbih,tevhid

“Hak’ın varlığını yaratılmışlığın varlığından ayrı tut, tenzih et. Varlığı Hak’ın ilmindeki mânâlar olarak kabul et, teşbih et. Sonra ikisini de cem et, birleştir.” … Bu kâmillerin âdetidir. Ona makam-ı cem derler ve onda asla kusur ve yalan yoktur.“Ey ârif! Sen Hak’ın hakikatini idrak ettin. Varlığın ahad olduğunu bildin. Bundan sonra ister cem halinde ol ve Hak’da yok olan halkı/yaratılmışlığı gör. İster fark halinde ol ve âlemde yaratılmışlıktan başka bir şey görme Hak’ı da Hak olarak gör. Artık bu görüşler sana bir zarar vermez. Fakat cem ve ya fark halinden birini tastik edip de ötekini de inkar etme.”


“Sana gelen ilham senin hakikatindendir. Senin hakikatin ve sen ayrı olmadığın için sana gelen senden gelmektedir. Her “sen” ayrı bir ismin sûreti de olsa hepsi ALLAH isminin gölgeleridir. Ve sen sana gelen ilhamı öteki dediğin kullara fısıldadıkça yine kendine anlatmış olursun. Sakın başkalarına bir şeyler öğretiyorum zannetme.”Ey dil bu yeter iki cihanda sana iz’ânBirdir, bir iki olmağa yok, bilmiş ol, imkânHak söyleyicek sende, senin ortada , nen var?Âlemde senin “ben” dediğindir sana noksan.

Hiç yorum yok: